Özellikle komplike kırıklarda, hasta olarak çelik veya titanyum bir plakanın etrafından dolaşmak söz konusu değildir. Ancak ilk operasyon yeterli değildir. İmplantların çıkarılması gerektiğinden genellikle bir veya daha fazla takip ameliyatı vardır. Araştırmacılar şimdi kemik yerine geçen ve aynı zamanda hastanın vücudunda parçalanan bir malzeme geliştiriyorlar. Bu sadece maliyetleri değil aynı zamanda hasta yükünü de azaltır.
Bremen (Almanya). Bremen’deki Fraunhofer Üretim Teknolojisi ve Uygulamalı Malzeme Araştırma Enstitüsü’ndeki (IFAM) malzeme araştırmacıları, kırık ve diğer yaralanmalar için gelecekteki prosedür sayısını önemli ölçüde azaltmak istiyor. Bunu yapmak için, insan vücudunda zamanla bozulan, ikinci veya üçüncü ameliyatları gereksiz kılan implantlar geliştiriyorlar.
Malzeme ilk kez Kasım 2014’te Düsseldorf’ta bir ticaret fuarında sunuldu. Kopmuş tendonları kemiğe yeniden bağlayan bir omuz çapası gösterici görevi gördü. Bu tür çapalar bir kibrit başından biraz daha büyüktür, ancak iyileşme süreci tamamlandıktan sonra vücutta artık bunlara ihtiyaç duyulmaz. Bu nedenle metal-seramik kompozit (demir-trikalsiyum fosfat) omuz ankrajlarının bağımsız olarak ayrışmasını sağlar.
Bu prosedür özellikle omuz gibi vücudun hassas kısımlarında hassastır. Ayrıca, toplam maliyetler ve doktor ve hasta üzerindeki yük azalır. Yapay kalça eklemleri gibi mümkün olduğu kadar uzun süre dayanması gereken implantlar söz konusu olduğunda, tıp titanyum alaşımlarına güvenmeye devam edecektir.
Kemik büyümesine uyarlanmış bozunma seviyesi
Bremen’deki araştırmacılar, implantın ne kadar hızlı bozulduğunu da kontrol edebiliyor. Metal-seramik kompozit sadece kendini bozmakla kalmaz, aynı zamanda kemik büyümesini de uyarır. Bozunma derecesi, kemik büyümesine tam olarak uyarlandı, böylece iki işlem mükemmel bir şekilde birbirine geçer ve kemik, bozulma boyunca sabit kalır.
Deneyler, hangi madde oranının en iyi sonuçları sağladığını göstermiştir. Sunulan omuz ankrajı yüzde 60 demir ve yüzde 40 seramikten oluşuyor. Malzeme bilimcileri ayrıca bozunma oranını yılda 120’den 240 mikrometreye çıkarmayı başardılar. Bu nedenle vücut, omuz ankrajını bir yıl içinde tamamen emebilir. Halihazırda oldukça gelişmiş olan bu prosedür gelecekte kemik ve tendon yaralanmalarında büyük rol oynayacaktır.